| ||||||||||||||||||||
SADIK SOFİLERGALERYSİTEDE ARASON YORUMLANANLARSİTEMİZE ZİYARETLER!
|
Letaif zikir, vesvese, bir Kamil Mürşid!Letaif zikir, vesvese, bir Kamil Mürşid! Soru : Ben özellikle vesveseye karşı etkili olucak bir ders almak istiyorum çünkü aşırı derecede vesveseliyim.letaif zikri yeni okudum bu kelimeyi yeni öğrendim ilmimde bilgimde gayet zayıf ve ben ne zaman namaza vs dinime sarılsam bu vesvese yüzünden terk etmeme sebep olmuştur. Büyüklerimden istediğim şey bana letaif zikri veya okumam için günlük veya haftalık bir ders sunmaları ,zira gelişigüzel zikirde yapılmıyor bildiğim kadarı ile belirli sayılarda çekiliyor zikirler.bana zikir dersi önerebilirmisiniz ? Cevab : vesvese ´ye aldirmayacaksin, üsütnde durmayacaksin, sanki bir rüzgar gelmis gecmis... Kalb Zikri ve Letaif Zikrine gelince bu herkez veremez, kendi basinada cekilmez bir Kamil Mürside varib onun usulünce cekilmesi gerek, günde belirli sayida Zikir Vird haline getirilmemesi gerekiyor yoksa kendi basina insan seytanin ve nefsin hilelerine uyar onlarin oyuncagi haline gelir...TV´de ve ortalikda dolasan örneklerinden görüldügü gibi... illede insan cekmek istiyorsa sayi tutmaksizin cekebilir, heb ayni sayiyi veya belirli zamanlarda artirarak vid edinmek bir Allah Dostuna baglanmadan manevi desteksiz, tanisabilecegi bir üstad olmadan nefsin ve seytanin o merhalelerdeki hilelerini bilen ve gecmis olan birisi olmadan insanin helakina sebeb olabilir... Menzildeki mübaregin usulünce Kalb Zikrinde belirli bir sayiya geldikden sonra verilir Letaif Zikri...nadiren ilk tövbesinden veya ilk zikrinden sonra (ihlas/muhabbet/halavetine göre) bu zikre gecenlerde olmus ama bunu mübarekler belirliyor öyle durumlarda... cekilisini söylemekde bunun icin dogru bulmuyoruz, birisi kalkar baslar cekmeye degisik haller zuhur eder , Nefs ve Seytan oyuna getirir , rüyada gösterilen makamlar olsun, istidrac (olaganüstü haller gücler kabiliyetler) yoluyla olsun, o da kalkar ben suyum,buyum,oldum, seyhim der alir kendine bir post oturur ve daha nice haller ...seytan nefs ikilisi istedigini elde eder. bediüzzaman hz.lerinin sözü olacakdi Allah-ül alem aldatmazlar aldanirla, seytan onlari aldatmisdir...yani kendileride samimiyetle öyle olduklarini , sanirlar. onun icindirki bir Kamil Mürside varmazsan olmaz demisler, yada bir vekiline...size acizane tavsiyemiz kalb zikri olsun letaif zikri olsun , kim olursa olsun söyle cek böyle cek sukadar cek, diyenleri dinlememenizdir eger bir kamil mürsid yoksa baslarinda, hayatda degilse mübarek vede kendi yerini alacak halifede birakmadiysa...yani bu isler gelisi güzel olmaz...biz tarikat degiliz ama cekiyoruz olmaz, zarar kendilerinedir Letâif, insan vücuduna yerleştirilmiş manevi, nuranî cevherlere verilen bir isimdir. Bunlar gizli, sırlı ve iç bünyede saklı cevherlerdir. Baş gözüyle görülmezler, ancak gördükleri vazifelerden varlıkları anlaşılır. İnsanın aslı bunlardır. Bu cevherler mümin kafir her insanda mevcuttur. Kâmil mürşidler bu cevherleri ilim, tecrübe ve müşahede ile tanıyıp yerlerini ve vazifelerini tespit etmişlerdir. Bu konudaki açıklamaların özeti şudur: Cenab-ı Hakk (c.c) insanı on asıl şeyden yaratmıştır. Beşi mahlukat alemi denilen hâlk alemindendir. Bunlar toprak, su, hava ateş ve nefistir. Bunların başkanı ve hakimi nefistir. Ölçü ve hesap ile bilinebilen, gözle görülen ve incelenebilen cisimlerden oluşan aleme ‘hâlk alemi’ denir. Diğer beş unsur ise, asılları alem-i emirden olan insani kalb, ruh, sır, hafi ve ahfadır. Bunların başkanı ve hakimi kalptir. Ruhun sarayı kalptir. Ruh kalbe hâkimiyetini kurunca, kalp bedeni ona göre yönetir; ruh vasıtasıyla aldığı ilâhi feyiz ve terbiyeyi bedenin bütün işlerine yansıtır. His, hayal, yön ve mekanla sınırlanmayan, mesafe ve maddesi olmayan, Allahu Teala’nın ‘ol’ emri ve iradesinin tecelli etmesiyle yaratılan şeylere ‘emir alemi’ denir. Allahu Teala yüce kudreti ve ince hikmetiyle her iki alemin latifelerini aşk yoluyla aralarını birleştirmiş ve kaynaştırmıştır. Öyle ki bunlar birbirinden ayrılmak istemezler. Bu aşktan dolayı hâlk aleminin latifeleri emir aleminin latifelerini hükmü altına almıştır. Letaiflerin Vücuttaki Yerleri: Kalb, sol memenin dört parmak altındadır. İlahi huzur ve tecelliyat mahâllidir. Ruh, sağ memenin dört parmak altındadır. İlahi aşk ve muhabbet mahâllidir. Sır, sol memenin iki parmak üstündedir. İlahi marifet mahâllidir. Hafi, sağ memenin iki parmak üstündedir. ilahi tecelli ve nurlar içinde kaybolma mahallidir. Buna istiğrak denir. Ahfa, göğüs kafesinin üst ucundan yani gırtlak çukurundan iki parmak kadar aşağıdır. İlâhî sır mahallidir. Gizli ilimler ve tecelliler merkezidir. Burada elde edilen duruma izmihlal denir. Nefs latifesinin yeri iki kaşın ortasıdır. Bütün latifelerin merkezi kalptir. Kalb ruhun sarayı hükmündedir. Terbiye olmamış nefs, devamlı kötülüğü emreden sıfatıyla kalbi tamamen hükmü altına aldığı zaman, kalbden Allah için hiç bir hayırlı amel çıkmaz. Bu durumda ruh da, nefsin arzularına bağımlı hâle gelir. Artık kalb ve ruh asli vazifelerinden uzaklaşmış ve ölmüşçesine gaflete düşmüş olurlar. Bu hâl kalbin perdelenmesi ve günahlarla kararmasıdır. İnsanın bu durumdan kurtulması için çok ciddi bir tedaviye ihtiyacı vardır. Bu tedavinin en güzel ve en kolay yolu bir mürşid-i kâmilin elinden tövbe alıp, kendisine intisap edip manevi terbiyeden geçmektir. Mürşid-i kâmil, kendisine intisap eden müride önce güzel bir tövbe yaptırır. Sonra zikir telkin eder. Bu zikrin nuru ilk olarak kalbe, sonraları diğer letaiflere sirayet eder. Zikre devam edildiğinde kalpten Allahu Teala’nın sevmediği ve razı olmadığı düşünceler silinip gider. Zikir kalbe iyice yerleşince her hâlde zikretme hâline geçer, böylece gaflet yok olur. Zikir sayesinde insanın sıfatları değişir, insanda Cenab-ı Hakk’ın razı olduğu ahlak ve sıfatlar oluşur. Mesela münafıklık, nefsin kötü sıfatlarından birisidir. Vücuttaki su unsurunun özelliği ile irtibatlıdır. Suda, bulunduğu kabın şeklini ve rengini alma özelliği ve bulunduğu şartlara göre değişme sıfatı vardır. Bu sıfat, insana yansır ve iki yüzlülük meydana gelir. Ancak bu sıfat, mürşid-i kâmilin terbiye, himmet ve tasarrufu ile alçak gönüllü olmaya dönüşür. Kalpten nifak ve yalancılık gider, yerini samimiyet ve mertliğe bırakır. Ateş unsurundan kaynaklanan zulüm ve hiddet sıfatı, İslam’ın emir ve hükümleri karşısında gayrete, ince davranmaya ve rahmani taraftarlığa dönüşür. Havadan ileri gelen kibir ve üstünlük taslama sıfat, izzet, vakar ve heybete dönüşür. Toprak unsurundan kaynaklanan tembellik, uyuşukluk gibi durumlar, sabır ve efendilik sıfatına dönüşür. Letaifleri hakiki vazifelerine döndürmek gevşemeyi gidermek için onların zikir nurları ile aydınlanması, temizlenmesi ve beslenmesi gerekir. Minah-10 : Minah-34 : Minah-35 : Minah-36 : - '' Mürid fazileti olan nefs muhasebesiyle uğraşırken bazen fenaya sebeb olan (fena-fi şeyh) rabıtadan gafil kalıyor.'' buyurdular. - '' Nefs muhasebesi kendisini var görenler içindir.'' (Muhasebe kendini var gören kişiye fayda verir. Bu nedenle rabıta hali daha üstündür. Rabıta fenaya ulaştırırsa muhasebeye lüzum yoktur. Kısaca buradan anlaşılan Gavs (k.s) H.z.'nin rabıtayı tercih etmesidir.) Minah-37 : Cevaben : '' Ayrı ayrı birer hakiattır.'' dedi. Minah-38 : Minah-56 : Minah-65 : Minah-66 : Minah-67 : Letaifler kendi alemine yönlirken bazende birbirini takib ederek sırayla giderler. Bu sğlukta zayıflıktır. Hem de böylelerinin halka menfaati az olur. Minah-68 : Minah-69 : Minah-70 : Minah-71 : Minah-72 : Bu yazı 68216 defa okunmuştur.
|
BAZI YAZILAR...MENZYL SYLSYLE-Y ALYYYE
Silsile-i aliyye ne demektir? Hz. Muhammed Mustafa (sav) 1 Hz. Ebubekr Sıddık (ra) 2 Selman-ı Farisi (ks) Hz. 3 Kasım bin Muhammed (ks) Hz. 4 İmam Cafer-i Sadık (ks) Hz. 5 Bayezid-i Bistami (ks) Hz. 6 Ebu Hasen Harakani (ks) Hz. 7 Ebu Ali Farmedi (ks) Hz. 8 Hace Yusuf Hemedani (ks) Hz. 9 Hace Abdülhalık Gücdevani (ks) Hz. 10 Hace Arif-i Rivegeri (ks) 11 Hace Mahmud İnciri Fağnevi (ks) Hz. 12 Hace Ali Ramiteni Hz. (ks) 13 Muhammed Baba Semmasi (ks) Hz. 14 Seyyid Emir Külal (ks) Hz. 15 Şah-ı Nakşibend (ks) Hz. 16 Alaeddin Attar (ks) Hz. 17 Yakub-i Çerhi (ks) Hz. 18 Hace Ubeydullah Ahrar (ks) Hz. 19 Mevlana Muhammed Zahid (ks) Hz. 20 Mevlana Derviş Muhammed (ks) Hz. 21 Hace Muhammed Emkeneki (ks) Hz. 22 Muhammed Baki Billah (ks) Hz. 23 İmam-ı Rabbani (ks) Hz. 24 Muhammed Masum (ks) Hz. 25 Mevlana M. Seyfeddin Faruki (ks) Hz. 26 Seyyid Nur Muhammed Bedauni (ks) Hz. 27 Mazharı Can-ı Canan (ks) Hz. 28 Şeyh Abdullah-ı Dehlevi (ks) Hz. 29 Şeyh Mevlana Halid Bağdadi (ks) Hz. 30 Seyyid Abdullah (ks) Hz. 31 Seyyid Taha (ks) Hz. 32 Seyyid Sıbgatullah Arvasi (ks) Hz. 33 Şeyh Abdurrahman-ı Tahi (ks) Hz. 34 Şeyh Fethullah Verkanisi (ks) Hz. 35 Şeyh Muhammed Ziyaeddin Nurşini (ks) Hz. 36 Şeyh Ahmed El Haznevi (ks) Hz. 37 Gavs-ı Azam Seyyid Abdulhakim ElHuseyni (ks) Hz. 38 Seyyid Muhammed Raşid Erol (ks) Hz. 39 Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki (ks) Hz. Hakkında 40 Sultan Şeyh Seyyid M. Saki Elhüseyni (ks) Hz. TASAVVUF KÖŞESİ
|
||||||||||||||||||
(c) Web sitemizin Vakıf, dernek vb. kuruluşlar ile resmi bir bağı kesinlikle yoktur, tamamen kişisel çabalarla kurulmuş bir web sitesidir. Ancak istifade edilmesi için yazı ve linklerini kaynak belirterek yayınlayıp, destek verdiğimizde olabilir. Ayrıca diğer kaynaklardan, ehli sünnet çizgisinde gördüğümüz çalışmaları kaynak göstererek sitemizde yayınlamaktayız. Niyetimiz, sayısız faydasını gördüğümüz, Kuran ve Sünnet esaslı bu yüce Nakşibendi yolunu insanların tanıması ve istifade etmesine vesile olabilmektir. Sitemizden emeğe saygı çerçevesinde kaynak göstererek her türlü alıntı yapılabilinir. www.NaksibendiTarikati.com
Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im |