Nakşibendi Tarikatı - Öz değerleriyle birlikte.
ANASAYFA SİTEDE ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE SORU SORUN? İLETİŞİM

CANLI YAYIN İZLEYİN...

 
 
 

GALERY

ANKET

Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?





Tüm Anketler

SİTEDE ARA


Gelişmiş Arama

SİTEMİZE ZİYARETLER!

 
Bugün Tekil1094 
Bugün Çoğul1194 
Toplam Tekil 8768222 
Toplam Çoğul12724060 
Ip 185.50.70.3

REKLAM

 

DESTEK

Bir Ailenin Sofi Oluş Anısı..

Bir Ailenin Sofi Oluş Anısı..

Tarih 08 Ocak 2015, 23:31 Editör

Önceden kirli bir hayata sahip olan bir sofinin hayatının nasıl beyazladığının anısı.. Bu yaşanan anı birinci ağızdan nakille aktarılmıştır..

Bu anıyı anlatan Bursa'da öğretmenlik yapan Seyyid M. Kazım Gülyeşil büyüğümüzdür.

Gavs-ı Sani (kuddise sırruh) Hazretlerinin 1993 yılında başlayan irşad görevinin himmeti ve bereketi ile açmasına vesile olduğu nice çiçeçeklerden birinin anısıdır bu okuyacaklarınız. Bir ailenin güzellikler yurduna varış serüveni..

Muhabbetle buyrun okumaya inşaAllah.....

2007 Ylında iş gereği bir süre Ankara’da kalmıştım. Ara sıra Başkent Öğretmen evinde kalırdım. O aralar, orada çalışan birkaç kardeşimiz vardı. Bir kısmı emekli oldu. Bir kısmı oradan ayrıldı. Tabi Gavs-ı Sani Hazretleri KSA buyurdukları gibi, ’’Sofilerin rengi beyazdır. Nerde olursa birbirirlerini tanırlar.’’ emri mucibince bir iki kardeşimiz dikkatimizi çekmiştİ. Hal dili ile haykırıyorlardı adeta. Bunları biraz kurcalayınca bizim köylü oldukları meydana çıkmıştı. Kısa bir tanışma faslından sonra hemen kaynaştık. Bu kardeşlerimiz ara sıra odama gelir muhabbet ederdik. Ara sıra biz onların yanına gider sohbet ederdik. Bir ara, bizi bir sofi ile tanıştırdılar. Bu arkadaş bizim şefimiz dediler. Hoş muhabbetli biri idi. Adına biz Erol diyelim.

İşte bir gün bu Erol kardeşimiz bize geçmişini, başından geçenleri, ailevi ilişkilerini anlatmak istedi. Biz de dinleyelim dedik. Kurbanım dedi: "Ben 20 yıldan fazladır bu kurumda çalışıyorum.Yanlız benim geçmişim pek temiz değil.", "Nasıl temiz değil?" Diye sorunca şöyle dedi.

"Geçmişte, aklınıza gelecek ne kadar kötülük varsa ben işledim. İşlemediğim hiçbir şey kalmamış. Çevrem hep dost bildiğim canavarlarla dolu idi. Mesai biter bitmez bir araya gelir, şerli işler yapardık. Bazen hiç eve gitmez, bazen bir iki saat gider, evde fırtına kopar, hanımla kavga ederdik. Hayatı biz bu şekilde biliyorduk. Neyse, çalıştığım bu kurumda Fadıl adında biri var. Ne zaman beni görse ‘’Erol abi gel seni götüreyim bir tövbe al ,hayatın düzene girsin.’’ diye bana nasihat ederdi. Halbuki ben Fadıl’dan çok nefret ederdim. Hep ’’Şunu bir gün bir yerde kıstırsam da iyicene bir dövsem.‘’ diye içimden geçirirdim. Bu durum 7 yıl sürdü. Yedi yıl boyunca bu Fadıl kardeşimiz bana Sadatı anlattı. Her seferinde tersliyordum. Üstünede adeta dalga geçiyordum.


Yine bir gün canım sıkılmış, idarecilerle tartışmıştım. Burnumdan soluyordum. Karşıma babam çıksa dövecek haldeydim. O anda kalorifer dairesine inesim geldi. Uzunca bir koridor var. Orada ilerlerken baktım karşıdan Fadıl geliyor. Yaklaştıkça bana gülmeye başladı. İçimden tamam dedim döveceğim adamı buldum. (Bu arada Erol 140-150 kilo civarında, bizim Fadıl da 60-70 kilo ya var ya yok)


Fadıl iyicene yaklaştıkça gülmesi daha da belirginleşti. Bende "Ne pis pis sırıtıyon, açıkta bir şeymi var.’’ dedim ve yakasına yapıştım. Fadıl: "Erol abi ben seni rüyamda gördüm." dedi. Ben de, ‘’Sen kimsin ki beni rüyanda görüyorsun. Sen benim hakkımda kimbilir ne düşünmüşsünki rüyana gelmişim." dedim. Aldığım gibi oradaki boş bir odaya sürkledim. Kapıyı kapattım. Tam dövecektimki bana: "Abi dur rüyamı bir anlatayım. Ondan sonra döv dedi. Anlat bakalım ne görmüşsün." dedim. Fadıl anlatmaya başlayınca ben ağlamaya başladım. O anlattı ben ağladım. O anlattı ben ağladım. "Bana bak Fadıl, Vallahi bu dediğin yere ya bu akşam beni götürürsün ya da esastan öyle bir dövecem ki, bu güne kadar kimse seni böyle dövmemiş olacak."

Fadıl : "Erol abi sen yeterki iste." dedi. Yukarı lobiye çıktık. Bir kaç yere telefon etti. Bir araba temin etti. Üç sofi daha geldi ve gece 12 gibi hareket ettik. Menzil'e vardık. Daha tövbe almadan, Sadat ihtiyacımızdan fazlasını verdi. Göstereceğini gösterdi. Elhamdülillah tövbemizi aldık, adabımızı yaptık ve Ankara’ya geri döndük. İlk iş olarak eski arkadaşlarımı tamamen hayatımdan sildim. Artık sofilerden başka dostum kalmamıştı. Yeniden doğuş dedikleri bu olsa gerekti. Yanlız eskiden eve bir-iki saat uğrar evde kavga ederdik. Şimdi tövbe aldık yine eve bir-iki saat uğruyorum, yine kavga ediyorum. Ben bu işten bir şey anlamadım.


İlerleyen zamanlarda bizim bir marketimizin olduğunu öğrendim. Ara sıra sofiler sıkıntılarını dile getiriyorlardı. Tabi yeni olduğum için bunları pek anlamıyordum. Yanlız anladığım tek şey, bizim bir marketimizin olduğu idi. Kendi kendime şöyle dedim. YAHU MADEM BİZİM MARKETİMİZ VAR. BİZ NEDEN GİDİP İHTİYACIMIZ BAŞKA YERDEN ALIYORUZ? PARAMIZ NEDEN NE İDÜĞÜ BELİRSİZ YERLERE GİDİYOR? Diye düşünüyordum. Kendi kendime dedim ki; ’’Nerede olusa olsun ben paramı başkasına kaptırmam arkadaş. Gider oradan alış verişimi yaparım. Bir gün kararımı uygulamaya başladım. Ancak market ev istikametinde değil, evimin ters istikametinde idi. Oraya gitmek için iki araç değiştirmem gerekiyordu. İlk birkaç gün şeytan ve nefs isyan ettiler. Boşa vakit harcıyorsun. Mesafe çok uzun. Ne gereği var, oradan buraya kadar taşıyorsun vs. şeklinde vesveseler geldi. Anladım ki bu mel’un şeytan ve nefsin ilacı bunlar. Tamam dedim, ben sizin bam telinizi buldum. ARTIK HANIM BANA NE SÖYLÜYORSA GİDİP MARKETİMİZDEN ALIYORDUM. Öyleki söylemediği şeyleride alıp eve koyuyordum. Peçete,sıvı sabun kürdan bile Sadatın olsun diyordum. Aradan iki ay kadar kadar, belki biraz fazla bir zaman geçti. Bir gün akşam yemeğini yerken bizim küçük oğlan birden istem dışı GAVS dedi. O deyince büyük oğlanda istem dışı GAVS GAVS dedi..

"Hanım dedi ne oluyor? Bu nedir? Dedim ki EEE BU GAVS’TIR. Dediki hanım, Gavs nedir? Anlatmaya başladım. Onlarda ağlamaya başladı. Hanım bana ‘’Beni sevdiğini zannediyordum. Medem böyle bir yer bulmuşsun, bizi niye götürmedin bu güne kadar? Vallahi bu sofra buradan kalkmadan biz yola çıkacağız." dedi.

Ve ailece hemen yola koyuduk. BENİM ÇOCUKLARIN İNTİSABI SADATIN HİMMETİ İLE, AMA O ERZAKLAR VESİLESİ OLDU.


İŞTE VAKIF MALLARININ HİKMETİ BEYLER.
.

CEVAP OLARAK YETERMİ DÜNYAYA
..

KALBİNİZ MUTMAİN OLMADIYSA SIRADA ÇOK KISSALAR VAR MERAK ETMEYİN.
.

HASTALIKLARIMIZIN İLACI ARTIK SIZLANMAK İÇİN KİMSENİN GEREKÇESİ KALMADI.
.

Not: İsimler müstesardır. İsteyen kardeşlerimiz özelde istesin. Bu kardeşimizi arayıp bu kıssanın doğruluğunu teyid ettirsinler.
.

SEYYİD M. KAZIM

Bu yazı 19960 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit




Sizlerin Anıları

Bir okurumuzun yaşadığı güzel bir anı..

Bir okurumuzun yaşadığı güzel bir anı.. Üniversite öğrencisi bir kardeşimizin başından geçen hoş bir anı..

İki Sofi Şehidimizin Anısı

İki Sofi Şehidimizin Anısı Hayırla yâd etmek için sitemize eklemek istedik..

MENZYL SYLSYLE-Y ALYYYE

Söz ve Resim
İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini hakkıyla takdir edemezler: onlardan biri sıhhat, diğeri de boş vakittir.

HZ.MUHAMMED (S.A.V)

SÖZLÜK

(c) Web sitemizin Vakıf, dernek vb. kuruluşlar ile resmi bir bağı kesinlikle yoktur, tamamen kişisel çabalarla kurulmuş bir web sitesidir. Ancak istifade edilmesi için yazı ve linklerini kaynak belirterek yayınlayıp, destek verdiğimizde olabilir. Ayrıca diğer kaynaklardan, ehli sünnet çizgisinde gördüğümüz çalışmaları kaynak göstererek sitemizde yayınlamaktayız. Niyetimiz, sayısız faydasını gördüğümüz, Kuran ve Sünnet esaslı bu yüce Nakşibendi yolunu insanların tanıması ve istifade etmesine vesile olabilmektir. Sitemizden emeğe saygı çerçevesinde kaynak göstererek her türlü alıntı yapılabilinir. www.NaksibendiTarikati.com
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im