Nakşibendi Tarikatı - Öz değerleriyle birlikte.
ANASAYFA SİTEDE ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE SORU SORUN? İLETİŞİM

CANLI YAYIN İZLEYİN...

 
 
 

GALERY

ANKET

Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?





Tüm Anketler

SİTEDE ARA


Gelişmiş Arama

SİTEMİZE ZİYARETLER!

 
Bugün Tekil1044 
Bugün Çoğul1144 
Toplam Tekil 8768172 
Toplam Çoğul12724010 
Ip 185.50.70.3

REKLAM

 

DESTEK

Yüzü Suyu Hürmetine

Yüzü Suyu Hürmetine

Tarih 17 Mart 2015, 18:49 Editör

Elvida Ünlü | Semerkand Dergisi Temmuz 2005

Aşıklar yüzü suyu hürmetine.
Dertliler yüzü suyu hürmetine.
Veren sensin Rabbim, biliyoruz.

“Ol” dersin, olur.

Gözümüzde yaş kalmadığında, gözü yaşlılar yüzü suyu hürmetine senden rahmet istiyoruz.
Toprak bizden dertli. Bir daha üzerinde o tüyden yumuşak ayaklar yürümeyecek. Efendimiz s.a.v.’in ayak bastığı toprak yüzü suyu hürmetine, senden bereket istiyoruz.
Daha vahiy inmeden “Efendim!” diyen, ona selam duran taşlar yüzü suyu hürmetine, taşlaşmış yüreklerimize merhamet istiyoruz.
Bize seni sevenleri sevdirdin. Bize sevdiklerini sevdirdin.
Hamdediyor; seni sevenler, sevdiklerin aşkına sevdiklerimizle beraber olalım istiyoruz.

. . .

Rasulullah s.a.v. vardı. Hayattaydı.
O’nun amcası vardı.
Sahabe vardı.
Yıldızlar gökte değil, yerdeydi. Güneş toprakta gezinirdi.
Seni candan öte severlerdi.
Rasulünü emanet bilirlerdi.
Ve rahmet düşecek yer bulamaz, bereket fışkırırdı.
Gök ehli yer ehlini âdeta kıskanırdı.
Şimdi onlar yoklar, onları candan öte sevenler var.
Zayıf ve mazlum müslümanlar var.
Ağaçlar var, kuşlar var.
Ve dualarımız var.

O’nun duasıyla bulutlar gelirdi 

Efendimiz s.a.v. zamanında, Medine büyük bir kıtlığa maruz kalmıştı. Bir Cuma günü Allah’ın Rasulü s.a.v. hutbe okurken, sahabeden biri ayağa kalkarak şöyle nidada bulundu:

- Ey Allah’ın Rasulü ! Atlarımız ve koyunlarımız helâk oldu, yollarımız kesildi. Allah’a dua et de bize yağmur ihsan eylesin.

Rasulullah s.a.v. o anda ellerini kaldırdı ve dua etti: “Ey Allahım bize yağmur ver!”

Gökyüzü hareketsiz, cam gibi parlak ve bulutsuzdu. O an bir rüzgar çıktı. Hava bulutlandı. Bulutlar bir araya geldi. Ardından bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Cemaat sulara dalıp çıktılar ve evlerine su içinde geldiler. Yağmur bir dahaki Cuma’ya kadar devam etti. Bunun üzerine yine sahabeden biri Efendimiz s.a.v.’e gelerek şöyle dedi:

- Ey Allah’ın Rasulü , evlerimiz selden yıkıldı, yollarımız bozulup tıkandı, sürülerimiz helâk oldu. Dua et de yağmur dinsin.

Bir gülüşü ömre bedel Efendimiz s.a.v. gülümsedi. Ellerini açtı: “Ey Allahım ; üzerimize değil, dağ başlarına, yüksek tepelere, vadilerin içlerine, ağaçlık yerlere…” Derken bulutlar Medine’nin semalarından kalktı ve şehre bir damlası düşmeden etrafa yağdı, yağdı… Bulutlar bir taç gibi Medine’yi çevrelemişti.

Daha elleri inmeden 

Hz. Ömer r.a. zamanında bir vakit yağmursuz kalındı, kıtlık başladı. Toplanıp yağmur duasına çıktılar. Yakardılar:

- “Ey Allahım , Peygamberimiz dua ederdi, bize yağmur verirdin. Peygamberimiz’i vesile ederek sana niyaz ederdik, bize yine yağmur ihsan ederdin. Şimdi de Peygamberimiz’in amcası Abbas’a tevessül ediyoruz. Sen onun yüzü suyu hürmetine bize yağmur ver.”

Hz. Ömer r.a. duasını bitirdikten sonra Hz. Abbas r.a. elini kaldırarak duaya başladı:

- “ Allahım semadan gelen her bela, günah sebebiyle gelir ve bu belayı tövbe kaldırır. Ben, sevgili Habibi’nin amcası olduğum için halk benim vasıtamla sana müracaat ediyorlar. İşte günahkâr ellerimizi sana kaldırdık, boyunlarımızı tövbe ile karşında eğdik. Sen kaybolanı terk etmeyen, boynu bükükleri ihmal etmeyen bir koruyucusun. İşte küçükler perişan, büyükler sefil oldu. Bu yüzden şikayet sesleri sana yükseldi. Sen aşikârı da bilirsin, gizliyi de. Allahım , kullarının ümidi kesilip helâk olmadan onların imdadına yetiş. Zira senin rahmetinden ancak kâfirler ümit keser. Rahmetini yetiştir.”

Duasını tamamlayamadan dağlar gibi bulutlar gökyüzünü kapladı ve rahmet yağmaya başladı.

Ne vakit böyle niyaz ederler, duadaki eller inmeden yağmur başlardı.

Ashaptan bir kişinin gözleri görmüyordu. Rasulullah Efendimiz s.a.v.’e gelerek dua istedi:

- Ey Allah’ın Rasulü , gözlerimin açılması için Allah’a dua et.

Efendimiz s.a.v. :

- İstersen dua edeyim. Fakat istersen sabret. Çünkü sabretmek senin için daha hayırlıdır.

- Dua et ey Allah’ın Rasulü .

Bu ısrar üzerine Efendimiz s.a.v. buyurdu ki:

- Güzelce abdest al ve şu duayı oku: “Ey Allahım ! Senden diliyor ve rahmet peygamberi olan senin peygamberin Muhammed’e tevessül ederek sana teveccüh ediyor, sana yöneliyorum. Gerçekten ben hacetim için onu vesile ederek sana yöneldim. Ya Rabbi, Peygamberimiz’i benim hakkımda şefaatçi kıl.”

Her şey bir vesileyle 

Damlalar bir vesiledir, bulutlar vesile…
Rahmet sendendir bereket sendendir.

Bir gün Efendimiz s.a.v. ashabıyla yağmura tutuldular. Peygamberimiz s.a.v. elbisesinin kollarını sıvadı, başını ve ayaklarını açtı. Ashap sordular:

- Ey Allah’ın Rasulü , bunu niye yaptın?

Buyurdu ki:

- Çünkü o Allah’ın nimeti ve bereketidir. Faydalanmak gerekir.

. . .

İmanımıza şahitsin. Secde görmüş alınlarımıza şahitsin…

Hacer-i Esved’e bir bûse 

Efendimiz s.a.v. buyurdular:

“Allah’a yemin ederim ki Cenab -ı Hak, Hacer -i Esved’i kıyamet gününde gören gözleri ve konuşan dili olduğu halde diriltecektir. O, kendisine ihlâs ile el sürüp kendisini öpen kimsenin cennetlik olduğuna şahitlik edecektir.”

Hz. Ömer r.a. bir gün Hacer -i Esved’in yanına geldi, onu öptü ve şöyle dedi:

- “Biliyorum bir taşsın sen. Ne zarar verirsin, ne fayda. Allah Rasulü’nün seni öptüğünü görmeseydim, ben de seni öpmezdim.”

Birkaç saç teli 

Yermük günü zor günlerden biridir. Savaş meydanı kum gibi Bizans askerleriyle doludur. Bizanslılara kıyasla müslümanlar yalnızca bir avuçtur.

“Arapların hakimiyetine girmektense ölmeyi tercih ederiz” diyen tepeden tırnağa donanımlı Bizans askerleri ve, “Sizler müslümanlığın temelisiniz. Düşmanlarımız Rumların tortusu, putperestliğin koruyucularıdır. Ya Rabbi! Bugün ne büyük bir gündür. İlâhi, zaferlerini kullarına nasip et!” diye yakaran; inancını, dualarını kuşanmış sahabiler …

Meydan mahşer meydanıdır, meydan kaynamaktadır. Sahabiler sanki Bedir’de ilk zaferleri için meydana çıkmışlardır. Ya da Rasulullah s.a.v. ile Mekke’ye girmektedirler.

Dualar, niyetler, yönler aynıdır.

İşte tam bu keşmekeş esnasında, İslâm ordusunun komutanı Halid bin Velid r.a. takkesini kaybetmişti. Etrafındakilerden takkesini bulmalarını istedi. Sahabiler aradılar aradılar lâkin bulamadılar. Halid bin Velid ısrarla tekrar aramalarını ve mutlaka bulmalarını istedi.

Nihayet takke bulundu. Fakat bu oldukça eski bir takkeydi. Yani bu keşmekeşin ortasında eski bir takke… Takkeyi bulanlar bir mana veremediler.

Halid bin Velid r.a. yitirdiği bir hazineyi bulmuş gibiydi, takkeyi hürmetle aldı. Merakla kendisini izleyenlere şöyle dedi:

- Rasulullah bir umresinde başını tıraş edince, insanlar O’nun saçlarını almak için koşuştular. Ben hepsinden öne geçerek alın saçını aldım ve bu takkenin içine yerleştirdim. Sonra bu takkeyle hangi muhabereye katılmışsam, o mübarek saçın bereketiyle yardım görmekle rızıklandım , zafer nasip oldu.

Kum gibi Bizans ordusu ve birkaç saç teli…

İnancını kuşanmış birkaç saf gönül…

Bize kalan emanetler 

Rasulullah s.a.v. Mina’da saçını tıraş edince başının sağ tarafındaki saçları eline aldı. Tıraş bitince o saçları Enes r.a.’a uzatarak şöyle dedi:

- Ey Enes bunları al, annen Ümmü Süleym’e götür.

İnsanlar Rasulullah s.a.v.’in Ümmü Süleym’e verdiği bu önemi görünce, saçının kalan kısmını almak için yarışa girerek birkaç tel almaya çalıştılar.

Bu hadiseyi Enes r.a.’ dan dinleyen Muhammed ibn Şirin oldukça etkilendi ve bir gün Abiydetü’s Selmanî’ye anlattı. Abiyedetü’s Selmanî’nin gözleri doldu, gözleri uzaklara daldı ve özlemi dile geldi:

- Elimde o saç tellerinden bir tanesinin bulunması, bana yerin üstünde ve içinde bulunan tüm altın ve madenlere sahip olmaktan daha sevgilidir.

Efendimiz s.a.v.’in ipekten yaması bulunan, kenarları diba ile geçilmiş bir cübbesi vardı.

Bu cübbe Hz. Aişe r.a.’da idi. Vefatından sonra cübbeyi Hz. Esma r.a. aldı ve cübbe için şöyle dedi:

- Onu Rasulullah giyerdi. Biz de hastalar için yıkıyoruz ve suyunu şifa için hastalara içiriyoruz.

Mescid-i Nebevî’de, minberin olduğu yerde Efendimiz s.a.v.’in mübarek sağ elleriyle tuttuğu, nara benzeyen bir topuz vardı. Bu topuza Rummane denilmiştir.

Allah Rasulü’nün vefatından sonra, sahabiler Mescid -i Nebevî’nin tenhalaştığı vakitlerde Kabr -i Şerif tarafına düşen bu topuza sağ elleriyle dokunarak teberrükte bulunur, bu vesileyle Allah Tealâ’ya yalvarırlardı.

Seleme b. Ekve r.a. mushafın yanındaki direğe doğru namaz kılardı. Sahabilerden biri ona sordu:

- Görüyorum hep bu direğin yanında namaz kılmaya çalışıyorsun. Bunun bir nedeni var mı?

- Rasulullah s.a.v.’in bu direğin yanında namaz kılmayı tercih ettiğini gördüm de onun için burada namaz kılıyorum.

Ve, sahabe yeni doğan çocuklarını Rasulullah s.a.v.’e götürürler, bebeğin midesine anne sütü inmeden bereket vesilesi olması için Rasul-i Ekrem s.a.v.’in hurma çiğnemini emdirirlerdi.

Enes b. Malik r.a. da Rasul -i Ekrem s.a.v.’in deve ahırında zekât develeriyle meşgul olduğu esnada, yeni doğan Abdullah’ı teberrüken hurma çiğnemini yedirmesi için Efendimiz s.a.v.’e getirmiştir.

İnleyen hurma kütüğü 

Efendimiz s.a.v.’in mescidinin direkleri hurma ağacından idi ve minberi yoktu. Efendimiz s.a.v. minber yerine bir hurma kütüğüne dayanarak hutbe verirdi.

Bir gün minber yapıldı ve Allah Rasulü s.a.v. hurma kütüğünü bırakarak minbere çıktı, hutbesini verecekti ki, hurma kütüğü ağlamaya başladı. Öyle ağlıyor, inliyordu ki, sanki yavrularını arayan bir deveydi ya da annesini özlemiş bir küçük çocuk…

Bunun üzerine Allah Rasulü s.a.v. minberden indi, hurma kütüğünü teskin eder gibi okşadı, okşadı. Hurma kütüğü sükûnete ermiş, rahatlamıştı.

Allah Rasulü s.a.v. dediler ki: “Hurma kütüğünün ağlamasının sebebi, ben hutbe verirken Allah’ın ismini duymasıdır.”

Yılar sonra, Rasulullah s.a.v.’i hatırladığı zamanlarda Hz. Ömer r.a. şöyle ağlardı: “Anam babam sana feda olsun ya Rasulullah , bir hurma kütüğüne dayanarak hutbe okurdun. Cemaat çoğalıp minber yapıldığı zaman senin hasretine dayanamayıp ağlamaya başlayan hurma ağacını okşayıp teskin ettin. Bir hurma kütüğü senin hasretine dayanamayıp ağlarsa, ümmetin ne yapsın?”

. . .

Peygamberimiz s.a.v. buyurdular:

“Ancak aranızdaki zayıflar dolayısıyla yardıma nail oluyor ve rızıklanıyorsunuz.”

Ve Efendimiz s.a.v. şöyle niyazda bulunmuştur:

“Allahım! Ben bir insanım, her insan gibi benim de hoş vakitlerim ve gazaplandığım zamanlarım olur. Ümmetimden herhangi bir kişiye layık olmadığı bir sözle hitap edersem, o hitabımı o mümin için günahtan temizlik ve yakınlık vesilesi kıl da, kıyamet gününde bu vesile ile divan-ı ilâhine yaklaşsın.”

Zaman zaman yaş kalmıyor gözlerimizde.
Öyle büyüyor ve öyle güçlü oluyoruz ki, sanıyoruz dünyayı parmağımızda oynatırız.
Damlayı unutuyoruz.
Dua istemeyi, dua almayı unutuyoruz.
Vesileleri unutuyoruz.
Böyle zamanlarda desek: “Dertli hurma kütüğü; senin özlediğini özlüyor, senin beklediğini bekliyoruz.”

Duana bizleri de kat 

Sevilenler hep hatırdadır ve ne hoş bir hatıradır:

Hz. Ömer r.a. umreye gitmeye niyetlenmişti. Peygamber Efendimiz’e gelerek umre için izin istedi. Allah Rasulü s.a.v. Hz. Ömer’e izin vererek şöyle dedi:

- Kardeşçiğim , duana bizleri de kat ve duanda bizleri unutma!

Hadiseyi sahabilere anlatan Ömer r.a. şöyle diyor:

- Bu söz, beni dünyalar kadar sevindiren bir sözdür.

. . .

Bir sözün, bir gülüşün, saçının bir teli, kuşandığın elbisen, yürüdüğün yol…
Yolunu yol bilenler var bugün.
Sözünü emir, ümmetini emanet biliyorlar.
Hırkanı giyer gibi ilmine bürünüyorlar.
Seni candan öte seviyorlar.
Saçının bir teli yok elimizde.
Yürüdüğün yollara uzağız.
Müslümanlar zayıf ve mazlum.
Sadece seviyoruz, sonra yoldan öte yolundayız.
Sevgilerimiz vesile olsun, sevenler vesile, dualarımız vesile…
İçimizdeki garipler aşkına, candan öte sevenler aşkına…

Rabbim; sevgini, rahmetini istiyoruz.

Bu yazı 12475 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit




Vesile Tevessül Şefaat

Kur'an ve Sünnet'e Göre Tevessül

Kur'an ve Sünnet'e Göre Tevessül Kur'an ve Sünnet'e Göre Tevessül

İtirazların Tutarsızlığı Açısından Tevessül Meselesi

İtirazların Tutarsızlığı Açısından Tevessül Meselesi İtirazların Tutarsızlığı Açısından Tevessül Meselesi

MENZYL SYLSYLE-Y ALYYYE

Söz ve Resim
Resulullah (sav) rüşvet alana da verene de lanet etti.Rüşvet alan da veren de cehennemdedir.

HZ.MUHAMMED (S.A.V)

SÖZLÜK

(c) Web sitemizin Vakıf, dernek vb. kuruluşlar ile resmi bir bağı kesinlikle yoktur, tamamen kişisel çabalarla kurulmuş bir web sitesidir. Ancak istifade edilmesi için yazı ve linklerini kaynak belirterek yayınlayıp, destek verdiğimizde olabilir. Ayrıca diğer kaynaklardan, ehli sünnet çizgisinde gördüğümüz çalışmaları kaynak göstererek sitemizde yayınlamaktayız. Niyetimiz, sayısız faydasını gördüğümüz, Kuran ve Sünnet esaslı bu yüce Nakşibendi yolunu insanların tanıması ve istifade etmesine vesile olabilmektir. Sitemizden emeğe saygı çerçevesinde kaynak göstererek her türlü alıntı yapılabilinir. www.NaksibendiTarikati.com
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im