| ||||||||||||||||||||
SADIK SOFİLERGALERYSİTEDE ARASON YORUMLANANLARSİTEMİZE ZİYARETLER!
|
Nefs TerbiyesiMehmet Ildırar | Şubat 2013 | Semerkand Dergisi SOHBET köşesi... Kendimizi yani nefsimizi terbiye etmezsek, Allah korusun, yolumuz cehenneme çıkabilir. Bu yüzden vakit kaybetmeden nefsin terbiyesi için çaba göstermek gerekir. Bunun en büyük, en etkili adımı da kâmil bir mürşidin elinden tutmaktır. Allah Tealâ’nın izniyle kâmil mürşidin yardımı, himmeti nefsimizin ayartıcılığına karşı koyup kurtulmamıza vesile olur.
Terbiye olmamış benliğimizin yani nefsimizin başımıza sardığı türlü belalar var. Bunlardan biri dünyalık emelleri yakın, eceli uzak göstermesidir. Sürekli dünyalık menfaatler, hazlar için hayal kurup, onları elde edeceği ümidiyle insanı oyalar. Param pulum, evim arabam, makam mevkim, itibarım olsun diye ister durur. Sanki dünya sonu olmayan bir yermiş gibi daima bunlara dair planlar yapmakla günlerini geçirir. Bahanesi de vardır. “Dünya için bunlar da şart!” diye diye, peşinden kovalamakta olan ecelinin ciddiyetini kavrayamaz, ahiret hesabını idrak edemez. Bu halin tedavisi için insan kendisini içtenlikle tövbe etmeye zorlamalı, Allah’tan korkmalı, salih amellerle, zikrullahla vaktini değerlendirmelidir. Her şeyden önce nefsini küçük görmelidir. İnsan kendisine zarar verene kıymet vermez. İsterse en yakını olsun… Kişi nefsini böyle görmelidir. Nefis baştan atılacak bir şey değil. Israrla zarar da veriyor. Öyleyse ıslahı için çalışılmalıdır. Bu çabanın bir yerinden itibaren o da tatmin bulacak, insan rahat edecektir. Nefsin en açık kusurlarından biri de başkalarının hatalarını bulup onlarla uğraşmaktır. Onun bu haline mutlaka karşı çıkıp, “Senden kusurlusu yok!” demelidir. Gerçekten de öyledir, herkesin kendi nefsi kendisi için en kusurlu, en zararlı mahluktur. Başkalarının ki değil, insanın kendi nefsi başına beladır. Onun bize yaptığı kötülükleri başka kimse yapamaz. Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz buyurmuştur ki: “Kim bir müslüman kardeşinin kusurunu örterse, Allah da onun kusurunu örter.” Bu büyük müjdeden nasipdar olmak için arifler başkalarının kusurlarını aramak yerine kendi nefisleriyle meşgul olmuşlardır. Allah Tealâ hazretleri de onların nefislerini temizlemiştir. Hallac-ı Mansur k.s. hazretlerinin oğlu anlatıyor: “Babamın idam edileceği günün gecesiydi. Ona dedim ki: – Kıymetli babam, seninle son gecemdir, bana nasihat et. Şöyle dedi: – Nefsin seni bir meşguliyete düşürmeden sen onu ilahî meşguliyete sok. Eğer başıboş bırakırsan seni hayvaniyetin içine çeker. Sonra da şöyle devam etti: – Sen öyle bir şeyle ahirete hazırlık yap ki, onun bir zerresi bile insanların ve cinlerin amelinden üstündür. – Baba, o şey nedir, diye sordum. – Allah Tealâ’yı bilmek ve sevmektir, dedi.” Ebu Abdullah el-Hadremî hazretleri de nefsine sahip olmak için yirmi yıl dünya kelamı konuşmamış bir velidir. Kendisine “Tasavvuf nedir?” diye sorduklarında şu ayetle cevap vermiştir: – “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde sadakat gösteren niceleri var…” (Ahzab, 23). O sadık erler, nefislerinin yönlendirmelerini dizginlerler. Kalp ve ruhları marifet ve muhabbet ister. Zikir ve Allah sohbeti onların gıdasıdır. Artık nefsimizin dizginlerini ele alma zamanıdır. Bu çok büyük, çok kıymetli, hiçbir bahaneye kulak asmadan ardına düşülecek bir iştir. Bu yazı 13316 defa okunmuştur.
|
BAZI YAZILAR...MENZYL SYLSYLE-Y ALYYYE
Silsile-i aliyye ne demektir? Hz. Muhammed Mustafa (sav) 1 Hz. Ebubekr Sıddık (ra) 2 Selman-ı Farisi (ks) Hz. 3 Kasım bin Muhammed (ks) Hz. 4 İmam Cafer-i Sadık (ks) Hz. 5 Bayezid-i Bistami (ks) Hz. 6 Ebu Hasen Harakani (ks) Hz. 7 Ebu Ali Farmedi (ks) Hz. 8 Hace Yusuf Hemedani (ks) Hz. 9 Hace Abdülhalık Gücdevani (ks) Hz. 10 Hace Arif-i Rivegeri (ks) 11 Hace Mahmud İnciri Fağnevi (ks) Hz. 12 Hace Ali Ramiteni Hz. (ks) 13 Muhammed Baba Semmasi (ks) Hz. 14 Seyyid Emir Külal (ks) Hz. 15 Şah-ı Nakşibend (ks) Hz. 16 Alaeddin Attar (ks) Hz. 17 Yakub-i Çerhi (ks) Hz. 18 Hace Ubeydullah Ahrar (ks) Hz. 19 Mevlana Muhammed Zahid (ks) Hz. 20 Mevlana Derviş Muhammed (ks) Hz. 21 Hace Muhammed Emkeneki (ks) Hz. 22 Muhammed Baki Billah (ks) Hz. 23 İmam-ı Rabbani (ks) Hz. 24 Muhammed Masum (ks) Hz. 25 Mevlana M. Seyfeddin Faruki (ks) Hz. 26 Seyyid Nur Muhammed Bedauni (ks) Hz. 27 Mazharı Can-ı Canan (ks) Hz. 28 Şeyh Abdullah-ı Dehlevi (ks) Hz. 29 Şeyh Mevlana Halid Bağdadi (ks) Hz. 30 Seyyid Abdullah (ks) Hz. 31 Seyyid Taha (ks) Hz. 32 Seyyid Sıbgatullah Arvasi (ks) Hz. 33 Şeyh Abdurrahman-ı Tahi (ks) Hz. 34 Şeyh Fethullah Verkanisi (ks) Hz. 35 Şeyh Muhammed Ziyaeddin Nurşini (ks) Hz. 36 Şeyh Ahmed El Haznevi (ks) Hz. 37 Gavs-ı Azam Seyyid Abdulhakim ElHuseyni (ks) Hz. 38 Seyyid Muhammed Raşid Erol (ks) Hz. 39 Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki (ks) Hz. Hakkında 40 Sultan Şeyh Seyyid M. Saki Elhüseyni (ks) Hz. TASAVVUF KÖŞESİ
|
||||||||||||||||||
(c) Web sitemizin Vakıf, dernek vb. kuruluşlar ile resmi bir bağı kesinlikle yoktur, tamamen kişisel çabalarla kurulmuş bir web sitesidir. Ancak istifade edilmesi için yazı ve linklerini kaynak belirterek yayınlayıp, destek verdiğimizde olabilir. Ayrıca diğer kaynaklardan, ehli sünnet çizgisinde gördüğümüz çalışmaları kaynak göstererek sitemizde yayınlamaktayız. Niyetimiz, sayısız faydasını gördüğümüz, Kuran ve Sünnet esaslı bu yüce Nakşibendi yolunu insanların tanıması ve istifade etmesine vesile olabilmektir. Sitemizden emeğe saygı çerçevesinde kaynak göstererek her türlü alıntı yapılabilinir. www.NaksibendiTarikati.com
Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im |