| |||||||||||||
SADIK SOFİLERGALERYSİTEDE ARASON YORUMLANANLARSİTEMİZE ZİYARETLER!
|
Tarikat Ehlinin Vatan Sevgisi Bir Başkadır! Tarihten Örnekler!Cihad meydanlarda tarikat ehlinin destansı mücadelelerine ve askerlere verdiği savaş azmine örnekler.. Nakşibendî büyüklerinden Şeyh Ahmed El-Haznevî k.s. irşad halkasını kurduğu dönemde Suriye Osmanlı’dan kopmuş, Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Şah-ı Hazne’nin müslüman halk üzerindeki etkisi Fransız İdaresi tarafından derhal fark edilmiş, tedbir için sürgün, gözetim, takip, ikamet zorunluluğu gibi pek çok yola başvurulmuştu. Bütün engellemelere rağmen irşadına bir gün bile ara vermeyen Şah-ı Hazne, bir ara yakın sofilerinden Hacı Ali ile birlikte tutuklanmış, hapse düşmüştü. Dört duvar arasında iken Hacı Ali’ye: Hacı Ali edepli bir halde: “Kurban, sözünüze muhalefet etmek istemem ama vallahi dediğiniz duayı etmeyeceğim” deyince, Şah-ı Hazne “Niçin?” diye sordu. Hacı Ali, Şah-ı Hazne’yi tebessüm ettiren şu cevabı verdi: “Bu hapislik benim için bulunmaz bir nimettir. Burada yalnız bizimle berabersiniz, yalnız bizimsiniz. Eğer dışarı çıkarsak yine herkesin olursunuz. Niçin çıkalım diye dua edeyim kurban!” (Resim: Şeyh Ahmed el-Haznevî k.s.a.... Allah makamlarını artırsın, nisbetlerini ümmete daim kılsın.)
Birinci resim: Cihan Harbin'de İtalyanlara karşı savaşan Libya'daki Senusî tarikatı müridleri... İkinci resim: Senusiyye Yolu mürşidi, Çöl Aslanı unvanlı mücahid Şeyh Ömer Muhtar k.s.... Fetö'ye bakıp tarikatların vatan toprakları için tehdit olduğunu iddia edenler en hafif tabirle cahildir. "Tarikat ehlinin duruşu nedir?" sorusuna dair: Mevlâna Halid Bağdadî k.s. (d. 1779- v. 1827) Osmanlı Devleti’nin siyasî ve toplumsal karışıklıklarla uğraştığı bir dönemde Bağdat ve Şam merkezlerinden İslâm coğrafyasının her köşesine uzanan bir irşat faaliyeti yürütmüştür. Osmanlı Devlet erkanı müslümanların Ehl-i Sünnet’e muhalif akımların etkisiyle fitne ve düştüğü dönemlerde Mevlâna Halid hazretlerinden itilafın giderilmesi ve bölgede sükunetin sağlanması konusunda istişarelerine başvurmuş, destek istemiştir. Mevlâna Halid Bağdadî hazretlerinin müslümanların birlik ve beraberliğini temin etmek için nasıl gayret ettiğini, Bağdat Valisi Davut Paşa’ya gönderdiği bir mektubunda görmekteyiz. Davut Paşa’nın Babân emirleri ile düştüğü anlaşmazlıkla ilgili gönderdiği mektuplara cevaben Mevlâna Halid k.s. şu satırları kaleme alır: Zor işleri komutanlık görüşünüzle kolaylaştırınız. Şaşmayan, isabetli fikirlerinizle dağınık olan beldelerin ve kulların maslahatlarını düzeltmeye devam ediniz. Sizden art arda fakirlerin en fakirine mektuplar geldi. Emirlerin veziri olarak, bu fakirin aracı olup nasihatleriyle ortalığın düzelmesini, kin, buğz ve düşmanlıkların giderilmesini ve barışın sağlanmasını talep ettiniz. Aradaki kırgınlıkların barışa, ayrılıkların birliğe dönüşmesini istediniz. Halbûki bu miskinin böyle zor ve tehlikeli işlere girmesi bazı kişilerin akıllarına göre gözden düşmesine, mertebesinin çökmesine sebep olacaktı. Buna ilaveten dünya ehlinin söz ve yeminlerine güvenmem çok güç idi. Bu iş, dikenli ağacın dikenlerini sıyırmaktan daha zordu. Söz verenlerin sözlerine sadık kalacaklarından emin değildik. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Allah Tealâ’nın rızasına baktım. “İslâm idarecilerinin emirleri şeriata uygun olduğunda itaat vaciptir” hükmüyle hareket ettim. İslâm’ın galip olması, müslümanların rahatı, sünnet-i seniyyenin kuvvetlenmesi, Devlet-i Âliyye’nin (Osmanlı Devleti) hukukuna riayet edilmesi ve müslümanların alçak ve yalancı bir fırkanın şiddet ve eziyetinden kurtarılması gibi meseleleri düşününce bu uğurda şahsıma yapılacak kınamaları kabul ettim. Kötülerin çirkin ve alçak sözlerine aldırış etmedim. Kerim olan Allah’ın razı olduğu bir işte, kötülerin kınaması bana keder vermeyecektir."
(Resim, Mevlâna Halid'in kendi elyazısıdır.) |